Dün ‘Haftanın Portresi’nde Türk sinemasının ilk işçi konulu filmi olan ‘Karanlıkta Uyananlar’ın çekim hikâyesi yayımlandı. Diğer işçi konulu filmler, haberin içindeki foto galeri bölümünde yer aldı.
Yapımcı – senarist ve yönetmen Ali Özgentürk, foto galeride yer alan ‘Endişe’ ile ilgili bir mesaj göndererek şunları dile getirdi; “Endişe’nin afişini de koymuşsun. Tarihi gerçeği belgelemek gerekir. ‘Endişe’nin senaryo yazarı benim. O günlerde Yılmaz Güney, cinayet nedeniyle hapse girdi. Dağıtımcılar da afişte Yılmaz Güney’in adı olsun diye ısrar ettiler. ‘Senaryo: Yılmaz Güney’ diye yazmak zorunda kaldılar. Filmi Şerif Gören yönetti, ona da sorabilirsin. Hiç değilse hakikat ölmesin.”
Gönderdiği mesajın ardından Ali Özgentürk’ü arayıp sordum; “Sizin yazdığınız senaryo, afişte nasıl olur da Yılmaz Güney’e atfedilir?”
Ali Özgentürk anlattı; “Filmin senaryosunu yazabilmek için 3 ay boyunca pamuk işçiliği yaptım. Zihnimdeki hikâyeyi gözlemlerimle besleyip 3’üncü ayın sonunda senaryoyu tamamladım. Filmi aslında Yılmaz Güney yönetecekti ama cinayetten dolayı hapsi girince yönetmenliği Şerif Gören üstlendi. Dağıtımcılar, afişte Yılmaz Güney’in adının olmasıyla filmin daha fazla ilgi göreceğini söyleyince yapabileceğim fazla bir şey yoktu. Hem filmin selâmeti hem de zor durumdaki bir arkadaşa yardım söz konusuydu.”
Ali Özgentürk ile konuşurken konu, ‘Sürü’ye geldi. Özgentürk, ‘Sürü’nün senaryosunun Yılmaz Güney’e değil, kendisine ait olduğunu söyledi. Bu filmin ‘senaryo yazım’ hikâyesi de ‘Endişe’den farklı değilmiş. Güney’in belirlediği ve birkaç cümleyle özetlediği hikâyeyi Ali Özgentürk senaryolaştırmış. Hapis hayatı devam eden yine Yılmaz Güney’in adının filmin izlenmesine daha fazla katkı sağlayacağı düşünülmüş.
