4

7. MEAN STREETS (1973)
Hem Martin Scorsese’nin hem Robert De Niro’nun kariyerindeki dönüm noktalarından biri… Filmin ana karakteri, Harvey Keitel’ın canlandırdığı Charlie’dir. New York’ta Küçük İtalya diye bilinen bölgenin sokaklarında mafya patronu amcasının yanında çalışır. Başka dertleri vardır ama film ilerledikçe yakın arkadaşı Johnny Boy’un (Robert De Niro) hayatının en büyük sorunu haline geldiğini görürüz. Johnny, kimsenin sözünü dinlemeyen, borçlarını ödemeyen, sürekli sorun çıkaran, gözü yükseklerde biridir. Johnny’nin yakında ‘biletinin kesileceği’ni anlayan Charlie onu korumak için elinden geleni yapar. Ama Johnny, Charlie’nin uyarılarına kulak asmaz. Scorsese’nin iyi bildiği bir çevreyi anlattığı film, sonraki yıllarda vereceği başyapıtlarından izler taşır.
5

6. THE IRISHMAN (2019)
Scorsese, suç dünyası içinde yolları kesişen üç adamın hikâyesini ABD’nin yakın tarihine damga vuran olaylar eşliğinde anlatıyor. Bir yandan, Kennedy’nin başkan olmasından Nixon’ın Watergate skandalı sonrası istifasına kadar uzayan tarihi süreçte mafyayla siyasi iktidar arasındaki ilişkileri izliyoruz. Diğer yandan, üç sıkı dostun arkadaşlıklarının seyrini… Bufalino ailesinin ağır abilerinden Russ (Joe Pesci), dönemin ünlü sendika lideri Hoffa (Al Pacino) ve maharetli tetikçi Frank Sheeran (Robert De Niro), o kadar yakınlar ki aileleriyle birlikte kaynaşıp neredeyse akraba olmuş durumdalar. Ama bir parçası oldukları suç dünyasında güç ve iktidar, dostluk dahil diğer bütün değerlerin üstünde… “The Irishman”in farkı, aynı değerleri yaşlılık yılları üzerinden yeniden sorgulaması… ‘Artık mafya üzerine yeni ne söyleyebilir veya anlatabilir?’ diye düşündüğümüz bir dönemde Scorsese, bir kez daha sinema tarihinin en iyi organize suç filmlerinden birine imza atıyor.
6

5. MASUMİYET YAŞI (1993)
(The Age of Innocence)
Edith Wharton’un 1920 yılında yayımlanan romanından uyarlanan film, 19. yüzyıl New York’unda geçen bir “yüksek sosyete hikâyesi” anlatıyor. Scorsese, senaryosunu Jay Cocks ile birlikte yazdığı filmde, 1870’li yılların New York’unu ve dönemin üst sınıfının yaşam tarzını hayranlık uyandıran tutkulu bir özenle getiriyor karşımıza. Daniel Day-Lewis, varlıklı bir ailenin oğlu olan Newland Archer’ı canlandırıyor. Archer nişanlısı May Welland’ın (Winona Ryder) kuzeni Ellen Olenska’ya (Michelle Pfeiffer) âşık olunca duygusal hayatı sarsılıyor. Scorsese’nin, bir Visconti filmi tadında çektiği bu yasak aşk hikâyesi, En İyi Kostüm Tasarımı dalında Oscar kazandı.