Geçtiğimiz sezon biterken izlediğim son oyunlardan biri de Gomidas’tı. 2020 yılında İKSV Tiyatro Festivali bünyesinde Türkçe ve Fransızca sergilenen iki temsille prömiyerini yapan Gomidas oyununu, sahnedeki ikinci yılında nihayet izlemiştim. İzlediğim şeyin sadece bir tiyatro oyunu olmadığından, sabahtan beri Gomidas’ın izinde bir İstanbul deneyimi yaşadığımdan o anda emin oldum.
Ilık bir Nisan günü, öğleden sonra gazetedeki işlerimizi toparlayıp kameralarımızı sırtlandık, Kumkapı’nın yolunu tuttuk. Gomidas’ın oynandığı Surp Vortvots Vorodman Kilisesi’ne giderken geçtiğimiz sokaklar, sokağı izlerken nasıl çöktüğünü fark edememiş evler, dünyanın her yerinden İstanbul’a bir umudun peşinde sürüklenmiş mülteciler, biz ilerlerken ardımızda kaldı.
Yolcu Tiyatro’dan Gomidas’ı sahneye koymak için elini taşın altına koyan Ersin Umut Güler, Gomidas’ı yazan ve sahnede yöneten Ahmet Sami Özbudak, Gomidas’a hayat veren Fehmi Karaarslan ve oyun boyunca Gomidas’ın şarkılarını seslendiren Lusavoriç Korosu’nun şefi Hagop Mamigonyan ile Türkiye Ermenileri Patrikliği’nin tam karşısındaki Surp Vortvots Vorodman Kilisesi’nde buluştuk.
Ahmet Sami Özbudak, Fehmi Karaarslan, ersin Umut Güler ve Hagop Mamigonyan ile.
Soğomon Soğomonyan, ya da dünyanın onu tanıdğı ismiyle Gomidas Vartabed, 1869 yılında Kütahya’da doğdu. 12 yaşına kadar sadece Türkçe konuştu. Ermeni bir din adamı, müzisyen, besteci, etnomüzikolojinin öncülerinden biri…
Gomidas Vartabed (1869-1935) Fotoğraf: Bir Zamanlar Yayıncılık
Peki aslında kim Gomidas, bu oyun kimin hikayesini anlatıyor? Hagop Mamigonyan’la başlıyoruz sohbete: Her şeyden önce bir bestecinin, bir rahibin, öksüz kalmış birinin yaşantısı, müzikle tanışması, kendini müziğin içinde keşfetmesi, bütün bunların sonucunda eğitim alarak kendini müzikte çok iyi seviyelere getirmesi ve bir halkın müziğinin kurtarılmasını sağlaması… Ermeni halk müziğinin günümüze gelmesini en çok borçlu olduğumuz kişi Gomidas…
Hagop Mamigonyan ve Lusavoriç Korosu
“Bu hikâyede din, millet, hiçbir şey yok, hepimizi aynı yolculuğa çıkaracak bir insan hikâyesi var”
Gomidas bir biyografik oyun. Ahmet Sami Özbudak, kendisine Afife Tiyatro Ödülleri’nde Cevat Fehmi Başkut Özel Ödülü’nü getiren Gomidas’ı yazarken hüzünlü bir insan hikayesine odaklandığını söyleyerek başlıyor söze: Gomidas’ın çok trajik bir hikayesi var. Çok büyük bir müzisyen, bir deha benim için ama bütün bunların yanı sıra yaşadığı şeyler tuhaf, çarpıcı, hüzünlü bir insan hikâyesine davet ediyor bizi… Bu hikâyede din, millet, hiçbir şey yok. Sadece saf, hepimizin yaşayabileceği, duygusal olarak hepimizi aynı yolculuğa çıkaracak bir hikâye var.
Ahmet Sami Özbudak
“Sahnede Gomidas’ın kayıplarının yasını yaşıyoruz”
Gomidas’a sahnede hayat veren Fehmi Karaarslan, bir oyuncu için her zaman denk gelmeyecek bir şey yapıyor: Gomidas’ı iki dilde, Türkçe ve Fransızca olarak oynuyor. Üzerine Gomidas gömleğini geçirip Pierre’in koyununun peşinde bizi Gomidas’ın acılarına ve sürüklenişine ortak olmaya davet eden Fehmi Karaarslan, Gomidas’ı büyük bir kayıp hikâyesi olarak okuduğunu söylüyor. Çok erken yaşlarda anne ve babasını kaybeden, Kütahya’dan Bursa’ya, oradan Eçmiyazin’e, Berlin’e ve İstanbul’a uzanan bir yolculuk: Dilini kaybediyor, sesini, vatanını, müziğini ve finalde de zihnini… Bunun yasını, bunun ayinini yaşıyoruz sahnede, böyle hissediyorum.
Fehmi Karaarslan
Ahmet Sami Özbudak ve Ersin Umut Güler, yıllardır beraber bir şeyler yapmak istiyormuş. Gomidas fikrine ikisi de aynı heyecanı duyunca, hayatını müziğe ve özellikle koro müziğine adamış, din eğitiminin yanı sıra aldığı müzik eğitimiyle dört sesli koro çalışmalarını başlatmış Gomidas’ı bir koro eşliğinde tanıtmak istediklerine karar verip Lusavoriç Korosu’nun ve Hagop Mamigonyan’ın kapısını çalmışlar.
Gomidas oyunu hem bir kilisede sahneleniyor olması hem de çok görkemli bir koronun eşlik ettiği şarkılarla seyirciye sunulması göz önüne alındığında büyüleyici bir deneyime dönüşüyor. Ahmet Sami Özbudak bu büyünün, bir araya gelen bu dört insanda gizli olduğunu düşünüyor: Bunu hayatımın sonuna kadar söyleyeceğim Gomidas’ın büyüsü bu dört insan. Biz buluşmasaydık bu iş bu kadar etkileyici olmazdı. Umut Ersin Güler ise bu buluşmayı “bir ayağı olmazsa ayakta duramayacak bir masa”ya benzetiyor.
“Belki de Gomidas ayinler yönetti bu kilisede”
Ahmet Sami Özbudak, bir süredir ne yapsa izlemeye çalıştığım yazarlardan biri. Tiyatroyla kurduğu ilişki ve denemekten korkmadığı her proje beni alttan alta gülümsetiyor. Monologlar Müzesi projesinin de etkisiyle kilisede bir tiyatro oyunu oynama fikrinin ondan geldiğini düşünmüştüm ancak öyle olmamış. Gomidas’ın hikâyesini kilisede anlatma fikri Umut Ersin Güler’den gelmiş:
“Başrahip olması, koro şefi olması beni bu düşünceye sevketti. Bu kilisede söylenmiş Gomidas’ın eserleri. Gomidas belki ayinler yönetti burada… Pandemi sürecinde uzun provalar yaparken önce internet üzerinden araştırma yaptım. Sonra burayı görünce de “Tamam bulduk yerimizi” dedim. Buranın kültür merkezi olması da bizim için bir avantaj çünkü düzenli ayin ve etkinlik yapılmıyor burada. Birkaç isim günü dışında dini etkinlik yok. Buranın ilginç bir tarafı var, kaşı taraf patrikhane. Belki de Gomidas’ın ayak bastığı bir yerdeyiz şu an. Bu da seyircinin çok bilmediği ama bizim için çok özel bir şey.
Lusavoriç Korosu ve Hagop Mamigonyan.
Devlet Tiyatroları ya da Şehir Tiyatroları gibi ödenekli tiyatrolar dışında bir bağımsız tiyatro ekibinin 40 kişilik bir koro ile sahneye çıkması tiyatro seyircisi olarak bizlerin pek de alışık olduğu bir durum değil… Hagop Mamigonyan da ilk söylendiğinde bunun mümkün olacağını pek düşünmemiş. Ahmet Sami Özbudak onu olabileceğine inandırmış. 2021 yılında vefat eden Başrahip Tatul Anuşyan metni incelemiş ve izin çıkmış.
Gomidas’ın “Kertenkeleleri” onun şarkılarıyla sahnede
Hagop Mamigonyan’ın ve Lusavoriç Korosu’nun oyuna etkisi çok büyük. Fehmi Karaarslan ile Gomidas’ın hayat öyküsünü izlerken tam da Gomidas’ın tutkusuna uygun biçimde kapılar bir şekilde müziğe çıkıyor. Kırk kişilik Lusavoriç Korosu Gomidas’a hayat veren Fehmi Karaarslan’ın arkasında, bir tül perdesinin gerisinde eşlik ediyor oyuna. Yasin Gültepe’nin etkileyici ışık tasarımı burada devreye giriyor ve tül perdenin ardında yavaş yavaş belirginleşen bir koroyla karşılaşıyoruz. Gomidas’ın koristlerine “kertenkelelerim” dediğini hatırlatıyor Hagop Mamigonyan. Gomidas’ın kertenkeleleri, yıllar sonra onunla birlikte seslendiriyor şarkıları…
Gomidas oyun afişi.
Kilisenin atmosferi, Gomidas’ın öyküsü, koronun büyüsü yeterince etkileyici değilmiş gibi oyunun Kumkapı’da oynanması ve insanların her temsilde evlerinden kalkıp Kumkapı’ya gelmesi bu işi tamamen farklı kılan unsurlardan biri. Gomidas, bu yıl 3. Sezonuna başladı. Ahmet Sami Özbudak, oyunun seyirci evden çıktığı anda başladığını düşünüyor:
Ahmet Sami Özbudak (Yazar/Yönetmen), Fehmi Karaarslan (Oyuncu), Ersin Umut Güler (Yapımcı, Hagop Mamigonyan (Lusavoriç Korosu şefi).
“Biz vakti olanlara bir gün hediye ediyoruz”
“Buraya gelmek de bu deneyimin bir parçası olmak aslında. Başka bir İstanbul’la tanışıyorsunuz buratya gelirken. Gerçek İstanbul’la tanışıyorsunuz, Suriçi’ndesiniz. Buradaki Rum, Ermeni mahallelerinin arasından geçiyorsunuz. Bir sürü ibadethane var, onlarla selamlaşıyorsunuz. Şu anda başka bir sosyoloji var burada, tanıklık ediyorsunuz. Aslında oyun evdeyken başladı, burada bir zirve yaşanıyor. Hem tiyatro hem ayin gibi bir durumu var. Biz vakti olanlara bir gün hediye ediyoruz burada, insanlar bu şekilde bunu etraflarıyla paylaşıyorlar bu anlamda Kumkapı eşsiz bir yer bu oyun için.
“Anadolu toprakları mozaik değil ebrudur, birbirine karışmıştır”
Gomidas; acıtasyona başvurmadan, slogan atmadan şehirden şehre sürüklenmiş bir insanla tanıştırıyor bizi. Ersin Umut Güler, “Sanki uzak ağabeyimin hikâyesini anlatıyormuşum gibi geliyor buraya her geldiğimizde. Tatul Bey, “Anadolu toprakları mozaik değil ebrudur, birbirine karışmıştır. Mozaik ayrı ayrı parçalardan olur, birleştirilir ama biz iç içe geçtik” demişti. Burada bir ebru var, biz burada şu anda farklı milliyetlerden, farklı dinlerden ve farklı mezheplerden insanlarız ve bir aradayız. Kendimi ebru gibi hissediyorum ve seyirciye de bunun geçmesini istiyorum. Ebru olmanın en güzel hallerinden biri, galiba Gomidas’ın kendisi. Türkçe, Kürtçe, Zazaca, Farsça, Ermenice birçok dilde eser vermiş olması… Onu hatırlatmak benim için çok kıymetli” diye anlatıyor bu tercihi.
Panos Telemezyan’ın Gomidas resmi.
1915’te, Techir Kanunu’un ardından gözaltına alınan Ermeni aydınlarından biri Gomidas. Gomidas’ın haksız sürgününü engellemek için Halide Edip Adıvar, Mehmet Emin Yurdakul gibi Türk aydınlarının çabaladığı biliniyor. Hatta Talat Paşa’nın emriyle sürgünden kurtulduğu da Gomidas hakkında yazılanlar arasında sıkça karşımıza çıkıyor. Kimsesizliğini ve acısını müziğe tutunarak dindirmeye çalışan Gomidas, bu haksız sürgünün travmasını üzerinden atamıyor ve vefatına kadar 18 yıl boyunca bir daha hiç piyano çalmıyor, hiç konuşmuyor ve şarkı söylemiyor.
Gomidas Vartabed (1869-1935) Fotoğraf: Bir Zamanlar Yayıncılık
“Gomidas hepimiziz”
Gomidas oyunu, Gomidas’ın sessizliğe gömüldüğü o yıllarda geçmişe yaptığı yolculuklar üzerinden ilerliyor ancak oyun dönemin politik atmosferinin sloganlarından tamamen arındırılmış. Gomidas’ı insanca tanımanın peşinde. Ahmet Sami Özbudak, “Gomidas hepimiziz. Tabii ki başına gelen politik meseleleri hafife almıyorum onlar çok ciddi meseleler ama oradaki göçebelik, oradaki duygusal erozyon, yalnızlık, hepimizi temsil ediyor. Politik konular görüş açınıza göre değişebilir ama burada çok ciddi bir insan hikâyesi var. Çok özel bir ruhun, çok özel bir kalbin, bir dehanın insan hikâyesi var. Benim için en değerli kısmı buydu galiba” diyerek açıklıyor bu durumu.
“Tanımadan, bilmeden, ön yargıyla gelenler Gomidas’ı merak ederek çıkıyor oyundan”
Bu konuda tüm ekip aynı fikirdeler. Fehmi Karaarslan, “Sanatın politik olmasıyla politize olması arasında bir fark var gibi geliyor. Ne yaparsanız yapın, sahnede ürettiğiniz her şey politik zaten. Düşünmek politiktir bir kere. O yüzden biz politize olmamayı tercih ettik. Naif bir hayatın hikâyesi bu. Her düşünceden insan gelip izliyor oyunu ve çıkarken dışarıdaki kitaplardan satın alıp gidiyorlar. Tanımadan bilmeden ya da ön yargıyla gelen insanlar giderken Gomidas’ı merak ettiğini ve müziğini dinleyeceklerini söylüyor. Toplumlararası iyi bir buluşmayı da sağlıyor Gomidas” diyerek destekliyor.
“Bir deliyi oynamıyorum, Gomidas’ın kendi gerçekliği bu”
Fehmi Karaarslan, 2020 yılından beri cam bir tabutun üzerinde, ayaklarını acısını dindirmek istercesine toprağa gömen, ağaçlarla konuşan ve zihninde duyduğu ezgileri seyirciye anlatmaya çalışan bir Gomidas izletiyor bize. Sahnede gördüğümüz Gomidas, 18 yıl süren sessizliğini, kendi kendine sayıkladığı anılarla gideriyor.Kimilerine göre bir delilik hali izlediğimiz, kimilerine göre acı dolu bir haykırış…
Fehmi Karaarslan, bir delilik hali oynadığını düşünmediğini söylüyor: Bir delilik değil, onun kendi gerçekliği bu. Dışarıdan bakanlar ona deli diyebilir ama ben oynarken ben bir deliyi oynuyorum gibi düşünmüyorum. Hatıralarının izinde ve o koyunun onu sürüklediği macera içerisindeki anlık çıkışlar var. Metin en az altı tane farklı boyuttan bahsediyor. Ben klasik bir metin oynadığımı hissediyorum şu anda. Türkiyede bu dilde yazan ender yazarlardan biriyle çalışma şansına sahibim bu dilin ortaya çıkardığı bu şiirsellik, Gomidas’ın hayatı, müzik, her şey bir potada eriyor ve bunları kaybetmeden seyirciyle paylaşıyorum.
Tüm ekibin Gomidas’la bir gönül bağı kurduğu aşikar. Ancak ben biraz da Gomidas’la belki de var olduğundan beri çok kişisel bir bağ kuran Hagop Mamigonyan’a çekmek istiyorum dikkatinizi. Hagop Mamigonyan, 1929’da Pangaltı Surp Krikor Lusavoriç Kilisesi’nde kurulan bir koronun şefi. 1990 yılında o babasından devralıyor koro şefliğini ve 33 yıldır da Gomidas henüz hayattayken, bir anlamda Gomidas’ın düzenlediği eserleri seslendirmek için kurulan bir koronun Şefi… Hagop Mamigonyan’ın Gomidas’la ilişkisi, bu oyunun bu kadar etkileyici olmasına hizmet ediyor diye düşünüyorum…
“Gomidas’ın öğretmenlik yaptığı okulda öğretmenlik yapıyor, onun dokunduğu piyanonun tuşlarına dokunuyorum”
Hagop Mamigonyan, Gomidas’ını ve ondaki yerini “Ben biraz müzikal ve kişisel bir alandan bakıyorum Gomidas’a. Onun doğum tarihi 1869, benim doğum tarihim 1969. Gomidas’ı tanımaya başladığımda ilk gözüme çarpan bu olmuştu. Aramızda yüz yıl var, bir şeyler yapabilmem lazım onu hatırlatmak için diye düşünüyordum hep” diyerek anlatmaya başlıyor:
Onun öğretmenlik yaptığı okulda 33 senedir müzik öğretmenliği yapıyorum. Onun dokunduğu piyanonun tuşlarına dokunuyorum. O kadar sene geçmiş aradan zaten o piyanoyu muhafaza etmiş olmamız Getronagan Lisesi adına ve benim adıma çok değerli. Gomidas koro şefliği yapmış, ben de naçizane koro şefliği yapıyorum ve onun eserlerini koristlere öğretip onlardan o tınıyı alabilmek için çalışıyorum.
Gomidas’ın kendi acıları, ait olduğu toplumun yaşadığı acılar, ve tüm bunlara rağmen müziğe tutunması, müzikle kendisini var ederek keşfetmesi ve ermeni dini müziğini tek seslilikten alıp çok sesliliğe doğru götürmesi… Benim için çok anlamlı hepsi. Bugün hala İstanbul’daki tüm Ermeni kiliselerinde Gomidas’ın düzenlediği ayin gerçekleştiriliyor. İyi ki bu üç kıymetli dostumla tanışmışım ve onların bu projesine dahil olmuşum.
Gomidas Vartabed (Aşağıda, baştan altıncı) (1869-1935) Fotoğraf: Bir Zamanlar Yayıncılık
Hagop Mamigonyan, Lusavoriç Korosu’nun şefi olduğundan beri koroyu gençleştirmek ve çeşitlendirmek için çalışmış zaten. 1929’dan 1990’a kadar sadece kilisede dini eserleri seslendiren koro, Mamigonyan’dan sonra dini şarkıların dışında da şarkılar söylemeye başlamış. Ermenistan turneleri, gençleşen koroyla yapılan konserler ve en sonunda Gomidas oyunuyla dahil olunan tiyatro sahneleri… Tüm bu serüvende Lusavoriç Korosu’nun Gomidas oyunundaki yeri daha da büyük bir anlam kazanıyor aslında.
GOMİDAS KİLİSE’YE VEDA EDİYOR! ARALIK SONUNA KADAR KİLİSEDEKİ SON OYUNLAR OYNANACAK
Biz bu röportajı yaptığımızda sezon sonuydu ve röportajı yeni tiyatro sezonu başlarken yayınlamaya karar vermiştik. Umut Ersin Güler, Yolcu Tiyatro açısından kilisede bir oyun sergilemenin maliyetli olduğundan ancak gittiği yere kadar bunu götüreceklerinden bahsetmişti. Mevcut ekonomi koşulları ve artan maliyetler maalesef Gomidas’ın kilise tecrübesini de sekteye uğratacak.
Umut Ersin Güler, röportaj için yaptığımız son görüşmede kilisedeki temsilleri ancak Aralık ayının sonuna kadar finanse edebileceklerini, 2024 yılıyla birlikte Gomidas’ın tiyatro sahnelerinde oynanmaya devam edeceğini söyledi.
Gomidas’ın eşsiz deneyimini kaçırmak istemeyenler için Surp Vortvots Vorodman Kilisesi, 4, 11, 12 ve 18 Kasım ile (açıklanan tarihlere göre) 2 ve 3 Aralık tarihlerinde kapılarını Gomidas’ın hikâyesine son kez açacak. Gomidas’ın güncel oyun tarihlerine ve turne takvimine Yolcu Tiyatro Instagram hesabı üzerinden ulaşabilirsiniz.